29 Eylül 2010 Çarşamba

Hepimiz Huniyiz...


Çok sevdiğim bir karikatür.

Hayata dair,ufak ama etkisi büyük ipuçları.

Bu arada Olmuycam.

24 Eylül 2010 Cuma

Parmak Kadar Boyu Var.Türlü Türlü Huyu Var=HAMSTER


Tekrar merhaba.
Başlıktan sonra neler gelceğini merak ediyorsunuz sanırım.
Evet,hamster beslemeye başladım.

Öncelikle, o kara günün,o hayatıma vurulmuş ağır darbenin sabahına uzanalım.
Uzun zamandır hayvan beslemeyi özleyen dünyanın en salak insanı olan ben,ne beslesem acaba diye düşünmeye başladım ne zamandır.
Kardeşimi de düşünerek balık,kaplumbağa,muhabbet kuşu gibi hayvanlar arasında gidip geliyordum.
O kara günün sabahında petshop'a gidip ne alıcağıma orda karar vermeyi uygun bulup koyuldum yola.
Ayaklarım kopsaydı da koyulmaz olaydım.

Petshop'a girer girmez hemen yukarıda saydığım hayvanlara bakmaya başladım.
Sol tarafımdan tıkır tıkır gelen sese yöneldiğimde karşılaştık ilk defa.
Yumruğum kadar,2 ayağının üstüne kalkmış,yavşak yavşak bana bakan hamsterlar.
Hemen eğilip "Ne kadar şirin şeysiniz siz lan?" nidaları eşliğinde izlemeye koyuldum bunları.
Kararımı vermiştim.Hamster alıcaktım.
Evde bir bebeğin bulunduğunu ve bir sorun olup olmuyacağını sordum.
"Dokunulmaktan çok hoşlanmazlar,ısırırlar arasıra,yaklaştırmazsanız sorun olmaz" gibi bir cevap aldım.
Bu önemli değildi.Kardeşimin yanına 2 metreden fazla yaklaşmamasını garantiye alabilirdim.

Satıcıya "Abi öncelikle benim içimde ukte var, ben bir hayvanımın ismini nuri koyucam.Bana en delikanlısından bir erkek hamster ver" dedim.
O da içlerinden şu an arkadaki kafeste tekerleğini döndüren soyuna,sopuna,türüne kodumun hamster'ını önüme koydu.
(Cinsiyet konusunda yazının ilerleyen bölümlerinde büyük sürpriz var hazırlıklı olun)

Neyse maddeler halinde satıcının hamster hakkında verdiği bilgiler şunlar bana.

-Öncelikle Hamster tekerliği alman şart.Eğer bu tekerleği çevirmezse kalbi yağ bağlayıp 2 günde nalları diker.
-Çok ani hareketler yapma.Gözleri iyi görmez.Ani hareketlerde sinirlenir.
-Grip olduğunda fazla yanına yaklaşma.Hemen grip olur.
-Gündüz hep uyur.Hava kararınca uyanır.Gündüz uyandırırsan fazla yanına yaklaşma çok sinirli olur. (bunu ilk günden unuttum ben mk.)
-Yağlı,sulu yiyecekler verme,hemen ishal olur.Arada az miktarda çikolata verebilirsin.Çok severler.
-Çok hassas hayvanlardır.Temizliği severler.Hep aynı yere yapar tuvaletini.Sık sık temizleyin kafesini.

Tamam deyip kafesini,tekerleğini,ıvır zıvırını alıp eve geldim.
Annem nuriyi görünce "evde bebek var.Bu ne şimdi?" gibi bir tepki verdi.
Ufak çaplı bir tartışma yaşadık.
Neyse baya uğraşıp ikna ettim.
Bu arada bizim nuri uyumaya başladı tabi.
O gün bir mağazadaki önemli bir işimden dolayı işe geç gitmem gerektiğinden kahvaltı edip,şunu uyandırıyım biraz oynuyalım dedim.
Kafesi açtım,elime aldım ve o ufacık ama etkisi büyük dişlerini geçirdi parmağıma ibne nuri.
Ama yok böyle bir acı.
Ağlarsınız acıdan o derece.
Acının etkisi ve anlık bir refleksle ben bu ibneyi elimden bıraktım.Bu açık olan oda kapısından fırladı.
Ben hemen kardeşimi düşündüğümden dolayı "hamster kaçtı" diye bağırdım.
Annem de mesajı almış hemen kardeşimi kucaklamıştı.
Dışarı çıkarken "O hayvanı bul kafese kapat ve bana haber ver" dedi.
Benim sinir tavanlarda tabi."Dakika 1 gol 1" anasını satıyım.
Koskoca ev,yumruk kadar bir ibne.
Her yere girmiş olabilir.
Arıyorum,tarıyorum yok 1 saat sonunda.1,5 saat oldu ıhıh hala yok.
Ben hayatımın en büyük sinir krizini geçiriyorum öyle böyle değil yani.
İşe geç kaldım bu arada.Mağazadan arıyorlar."Nerdesin oğlum?" diye.
Şimdi "abi evde hamster arıyorum" desem götleriyle gülerler bana.
"Kem,küm uyuyakalmışım geliyorum abi 1 saate" diyip kapadım telefonu.
Arama çalışmalarımın 2. saatinde mutfak tezgahının altındaki sepette kıstırdım köşeye ibneyi,tıktım kafesine.

İşlerim çok yoğun olduğundan eve geç geldim.Sinirlerim laçka olmuş zaten.
Tek istediğim güzel bir uyku.
Attım kendimi yatağa hemen.
Tam uykuya dalmaya hazırlanıyorum.
Ve ibne nuri tekerleğine binip döndürmeye başlıyor.
Ama yok böyle bir gürültü.Uyumanın imkanı yok.
Bu bir kafesin tellerini dişliyor,bir tekerleğe binip harıl harıl çeviriyor mk.
Annem o odandan çıkmıycak kafesinde bile dedi.Başka bir yerede koyamıyorum kabul ettirebilmek için verdiğim sözden dolayı.
Neyse dedim yorulur heralde bekliyelim biraz.
Kalktım,yaktım ışığı ve sigaramı,oturdum karşısına bunu izliyorum.
Ben böyle enerji görmedim arkadaş.
Ağzını,yüzünü s.ktiğimin hayvanına (bak nasıl ağzımı bozuyor benim) kablo bağla elektrik üretir o derece.
Gece 4'e kadar bunu izledim oturup.
Hayır ben izlerken yoruldum mk bunu.
4 gibi o kadar bitkin düşmüşüm ki uyuyakalmışım.

Ertesi gün çok sinirli bir şekilde uyanıp gittim petshop'a.
Kapıdan girer,girmez "tekerlek sesi değil mi?" dedi satıcı.
Ee koduğumun madem biliyosun ses çıkarcağını alırken niye söylemiyorsun?
Hiç sohbete girmeden "napmamız lazım dedim?"
Metalimsi bir tekerlek çıkardı.
"Yağla arada bir,ses çıkarmaz" dedi.
Birde dişlemesi için oyuncak gibi birşey verdi.
Tam çıkıcakken "istersen küresi var birde hediyem olsun" dedi.
Bildiğin top verdiği alet.Kapağı filan var.
O an nuriyi içine kapatıp,futbol oynamak gibi şeyler geçti gözümün önünden.(Haince gülümseme,gözlerin parlaması)

Neyse işten döndüm.Bir arkadaşla buluştum.Kafası bozuk.Bira filan almış.Bize gittik.
Bizim nurininde suyu tükenmiş.
Arkadaş su içtiği yere döktü birayı.
Dedim "oğlum yapma ayık haliyle baş edemiyorum ibnenin".
Bir baktık sünger gibi çekiyor ibne.
Gülüyoruz biz tabi.
Bizim nuri tam 3 kere boşalttı.Sanarsın 40 yıllık içici.
Bu tekerleği bir döndürmeye başladı böyle hipnoz olmuş gibi bakıyoruz ama çevirişine.
Bu ibne hızdan ters filan dönüyor tekerlekle birlikte o derece.
Baktım tellere filan tırmanıyor.Alan dar gelmeye başladı.Aldığım küreyi deneyim dedim.
Koydum içine nuriyi.Saldım odaya.
Normalde az gören gözleri,alkolün etkisiyle hiç görmemeye başlamış olacak ki duvardan sekip sekip tekrar duvara gidiyor.
Daha sonra odamında ufak geldiğini düşünüp saldım evin içine.
Kardeşimin "ayy" çığlığıyla nuriyi kovalamaya başlaması bir oldu.
Ben 2'sinin arasındaki mesafeyi korumak adına kardeşimin hemen arkasındayım.
Tren gibi dizildik anlıyacağınız kendi kendine gezen bir toptan dolayı.
Annem sinir krizlerine girdi dolayısıyla.

Çok şükür yeni tekerlek ve oyuncak ses sorununu halletmişti bu arada.
Yattım yatağa hamster aldım alalı ilk defa huzurlu bir şekilde.
Ama garip sesler geliyordu kafesten bu gecede.
Işığı açmamla birlikte hayatımın en büyük şoklarından birini yaşıyordum.
Kafesin içinde kımıl kımıl 9-10 tane hamster duruyordu.
Meğerse bizim nuri, nuriyeymiş.Onu da geçtim gebeymiş birde mk.
Ben hayatımda ilk defa evet ilk defa ağlamaklı olmuştum.
1 tane ibneyle bile baş edemezken şimdi tam 10 tane hamster vardı elimde.
2. büyük şoku nurinin,nuriye çıkmasının yanında birde hannibal çıkmasıyla yaşadım.
Nuriye yavrusunu katur kutur yemeye koyulmuştu.
Baktım hepsini yiyecek tip var.Çıkardım koydum tekrar topuna.
Sabaha kadar odanın içinde gezdi ibne.(Artık kaltak desek daha doğru olur tabi.)
Bende sabaha kadar 8 tane yavruya bakıp bakıp ne bok yiyeceğimi düşündüm.
Sabahın 6'sında msn'e girip yavrulardan 3-5'ini kitliyecek birini aradım.
O saatte açık olan ruh hastası,sinir olduğum bir kıza 1 yavruyu iteleme konusunda anlaştım.
1'inide nuriye yemişti.Ama elimde hala tam 7 yavru duruyordu.
Baktım kimsenin alacağı yok.Tekrardan petshop'un yolunu tuttum.
Nurinin, nuriye çıkması yüzünden ufak çaplı bir tartışma yaşadık.Bütün yavruları verdim o ibneye.

Neyse uzun bir yazı oldu.
O kaltak hakkında daha fazla yazmak istemiyorum.
Artık kendisine de dayanamıyorum zaten.
Pazartesi gidip,kendisini iade edip,muhabbet kuşu almayı düşünüyorum.
Size tavsiyem almayın arkadaşım bu kodumun hayvanlarını.
Bütün hepsi böyle olmayabilir.Belki de sadece bizimki orospu çocuğunun tekidir.
Ama yine de temkinli olmakta fayda var.
O yüzden siz siz olun bu pezevenklerin sevimliliklerine kanıp almayın.
Ama evde bol aksiyon ve gürültü istiyorsanız işte bu sizin için ideal hayvan.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Teşekkürler 12 Dev Adam!


Hep uzun uzun yazmayı tercih ediyorum aslında.
Bugün bazı ağır hüsranlar sebebiyle kısa kesicem.
Zaten bu dünyanın en yürekli 12 adamına fazla söze ne hacet?
Şu boktan günler içerisinde bile yüzümüzü güldürmeyi,bizi sevinçten çocuklar gibi zıplatmayı başardılar.
Teşekkürler!
Hepinize helal olsun!

26 Ağustos 2010 Perşembe

- 2.Hoşgeldim Merasimi -

Uzun bir aradan sonra merhaba.Bu yazıyı bazı ağır baskılar altında yazdığımı belirtmek isterim.

Niye 5 aya yakın süredir bloga yazmadığım konusuna hiç girmiycem.
Sonuç olarak ben çok meşgul bir insanım.(İnanmayın)
Bu süre zarfı içinde neler yaptım?
Aslında her günüm aynıydı.
Uyandığım ve uyuduğum süre içerisinde neler yaptığım konusunda hiçbir fikrim yok.

Hayatımda neler değişti Sorusunu sorabilirim ama kendime?

Mesela 2 yıllık bitmiş bir ilişkinin enkazı altından kendimi tamamen kurtarabildim.
Aşk konusunda 1-2 intihar denemem daha oldu bu süre içerisinde ama bir hasar almadan atlattım.
Aşk yalanına inanılmayacağını öğrenmişim sanırım.

Eğitim konusunda istikrarlı başarısızlıklarım sürüyor mesela.
Hala bir kağıt parçasını alabilmiş değilim bu sene de.
Ocak ayında nihayet alabiliceğimi sanıyorum ve iple çekiyorum desem yalan olmaz.

Onun dışında hastanelerle olan bitmek bilmez ateşli sevişmelerimiz tam gaz devam ediyor.
Taş gibi hemşireler,Susan Coffey ayarındaki doktorlarla hastane ortamı tam bir cennet.
Hepsi yalan tabi bunların.
Zebani gibi hemşireleriyle ve hala nasıl yaşadığına anlam veremediğim tıp mucizesi nine doktorlarımızla cehennemden farkı yok.
Herkesin bildiği o iğrenç kokusundan hiç bahsetmedim bile bak.
Ama sağlığım mart ayına göre çok daha iyi tabi haklarını yemek olmaz şimdi.

Çok uzatmak istemiyorum.
Dediğim gibi ağır baskılar sayesinde yazdım bu yazıyı.
Uzun lafın kısası;öyle veya böyle bu adam malesef yaşamaya devam ediyor.

He unutmadan bu yazım Seline ithaf edilmiştir.

12 Mart 2010 Cuma

Super Street Fighter 4 ve Hakan!

Çocukluk zamanlarında atari salonlarında Ryu'yla aduket çeken ve 'Street Fighter' hastası nesil için önemli bir haber geldi.Nisan ayında çıkıcak 'Süper Street Fighter 4'te Türk bir karakter eklendi.Adı da Hakan!Lan nasıl sevindim nasıl sevindim anlatamam ya.Dedim numan işte bu lan!Neyse gelelim özelliklere.Zangief denen hayvan gibi birşey bizim hakan.İnsan yarması anlıycağınız.Pehlivandan özenilip yaratılmış bir karakter olmasından ötürü bol yağlı.Dövüşürken üstüne yağ döküyor.Böyle adamları sıkıp,elinden fırlatıyor,düşerken tutup etrafında 2-3 tur çevirip duvara monte eden biri bizim aslan Hakanımız.Öyle ki Zangief ve Hondayı bile yerden yere vuruyor lan!Zaten tanıtım videosunda görüceksiniz koç gibi koç.Dış özelliklere gelirsek rengi nedense turuncu.Kafasında mavi legolar var gibi.Kemerinde kaplan var sanırsam.

Combosunun birçok gibi kişi bende "Osmanlı tokadı olmasını isterim".Ayrıca kafa da atsın arkadaş.Kafa atmayan Türk olur mu lan?Ve kesinlikle emanet çeksin!Bir kelebek,sallama ne bileyim satır vb. şeyler olmazsa olmaz.Dövüş sırasında dayak yerse arkadaki elemanlar da yardıma koşsun Hakanın.Bizde arkadaşlık duygusu gelişmiştir.Onları da ona göre yapsın yapımcılar.Ayrıca tesbihte sallasın.Kavgalar "hayırdır birader ne bakıyorsun" eşliğinde başlasın.Yendiği zaman,dayak yediği zaman bassın küfürü.Bir de baktım kızlara vuruyor bu Hakan.Bizde kıza el kalkmaz.Bir iş yapıyosanız tam yapın arkadaş.Öyle adını Hakan koymakla olmuyor bu işler!

Öyle veya böyle o "I say Turkish wrestling rules" deyişi var ya gururlandırdı beni.Ah ah daha önce nerdeydin Hakan?

Buyrun bu da videosu Hakanımızın;




oyun - super street fighter 4 | izlesene.com

26 Şubat 2010 Cuma

Taraftardan Önce İnsan Olun!


Kafamda ne zamandır Fenerbahçeyle ilgili bir yazı yazmak vardı.Gerçi böyle birşey için yazmak hesapta yoktu ama olsun.Son günlerde canımı çok sıkan bir konu bu.Guiza'nın ağlatılması!


Şimdi kimdir bu Guiza herkes az veya çok biliyor.İspanya liginde,Mallorca gibi bir takımda gol kralı olmuş ve son avrupa şampiyonu İspanyanın forveti olarak Fenerbahçeye Transfer olmuş bir futbolcu.Geldiğinde bize güven,rakiplere korku salıcağını umduk.Öyle ya La Liga, dünyanın en iyi liglerinden biriydi belki de en iyisi.La Liganın gol kralığının bize gelmesi hepimizi sevindirmişti.Genel görüş şuydu;orda gol kralı olduysa,burda her türlü çakar bu adam golleri.Ama öyle olmadı guiza bir anda kaçırdığı gollerle taraftarlar arasında geyik malzemesi oldu.(Özellikle facebook'ta).Fenerliler içinse bir küfür abidesi.Belki 50 maçta 22 gol fena bir istatistik değil.Ama bunun 5 katını kaçırınca işler Fenerbahçeli taraftarlar için çığrından çıktı.İpleri kopartan son bursaspor maçı oldu.40.000 kişinin ıslıklamasına,küfürlerine dayanamayan Guiza gözyaşlarına hakim olamadı.Bizide derin üzüntüye boğdu.Gidip sahaya giresim,guizaya "ya oğlum sokayım gollere sana birşey olmasın" diyesim geldi o derece yani.

Şimdi bu adamın futbolculuğu tartışılıyor.Bu herife futboldan anlamıyor diyen adam futboldan anlamıyordur aslında.Niye?Geçen günlerde bir programda saydılar.Tam hatırlamıyorum ama 22-23 tane kaleciyle karşı karşıya pozisyon yakalamış bu adam.Atmış atamamış konu o değil burda.Bir forvet oyuncusu belki de tüm kariyeri boyunca yakalayamıyor bu istatistiği.Bu gösteriyor ki adam oyunu okuyabiliyor,iyi yer tutuyor,defansı hallaç pamuğumu gibi atıp (klişe oldu farkındayım) giriyor pozisyona.Ama atamıyor,çünkü herifin güveni kalmamış kendine.Herşeye rağmen o formayı ıslatıyor mu?Islatıyor!Ee noldu bizim yenip,yenmeniz önemli değil, yeter ki mücadale edin felsefesine?Lan ben bu adamın yerinde olsam, vurmam arkadaş kaleye filan, pas veririm,geriye atarım.Yok adam ısrarla vuruyor tepki görceğini bile bile.40.000 kişiden ıslık,küfür yiyen kim olsa direkt vınlardı soyunma odasına.Ama adam oturdu kulübede izledi maçı.Lan bunun için bile saygı duyulur o adama ya.Maç çıkışı arabasına
saldıranlara etcek küfür bile bulamıyorum.Küfür dağarcığımın yetersiz kaldığı sayılı anlardan biridir bu da.Ayrıca facebook'ta bazı GS ve BJK'lı arkadaşlarımın videoyu paylaşıp,gülmesine ise şaşırdım.Nasıl bir sadistlik örneğidir ki ağlayan bir insana bakıp eğlenilebilir anlamış değilim.Son olarak daum!Seni kınıyorum ve sana bazı laflar hazırladım!Lan sen ne haysiyetsiz ne şerefsiz bir adamsın ki formsuz olduğu halde o açların önüne atıp,semih semih diye bağırırken hayır diye artislik yapıp,yuhlanıcağını bile bile bizim canımız guizamızı çıkarıyorsun lan!Çok fena küfürler edicem ama blogu takip eden şahıslar hatrına susuyorum.

Neyse bitiriyim artık.Guiza'nın bizden gittiğinde patlıycağına eminim.Tıpkı Washington'un Brezilya liginde Gol krallığına koşması,Robert Enke(Rahmetle anıyoruz)'nin Yılın Kalecisi olması gibi Guiza'da Gol Krallığı olucak ve bizi ağlatarak,ayakta alkışlatıcaktır...

7 Şubat 2010 Pazar

Ferrari


İşte yine hayatınızın hiçbir bölümünde işe yaramıyacak bilgileri içeren bir yazıyla karşınızdayım.Belki bir bilgi yarışmasına katılırsanız işinize yarayabilir kesin konuşmamak lazım o yüzden.2-3 gün önce Enzo Ferrari filmini izledim ordan aklıma geldi bu yazıyı yazmak.

Arabalarına geçmeden önce Ferrari'yi 0'dan bugünlere kadar getiren adamı anlatalım azcık.Enzonun,annesi ve babası 1897-1898 yılları arasında bir gece yatıyor ama uyumuyorlar öhöh neyse 1898 yılında bizim enzo gözlerini açıyor bu boktan dünyaya.Bakıyorlar ki bu sadece araba oyuncaklarıyla oynuyor vııııııın yapıyor paso.Almış eline tencere kapağı sokaklarda fink atıyor.Gel zaman git zaman 22 yaşında da Alfa Romeo'ya kapağı atıyor.O ve Alfa Romeo yarışlarda bir efsaneye dönüşüyor.31 yaşında 'Scuderia Ferrari' yarış takımını kuruyor.34 yaşına kadar devam ediyor yarışmaya.Tabi bu arada bunun gayr-i meşru çocuğu,metresi filan çıkıyor.Ama enzomuz yavrucağı piç bırakmayıp kütüğüne geçiriyor,veriyor soyadını "al ulan Ferrari sana" diyip.Fazla uzatmak istemiyorum.Enzo Ferrari 48 yaşındayken gelecekte bir efsaneye dönüşcek Ferrariyi kurar.Ferrari birçok yarış kazanır ama şirket olarak çöküşe geçmiştir.Enzo Ferrari bu çöküşü engellemek için gider İtalyan mafyasından borç alır(Don corleoneden almıştır lan belki ehuhuehue.Godfather serisine de selam çakayim burdan).Sonra ödeyemez mafya da gider enzonun oğlu dinoya kıyar(mafyayla şaka mı olur lan enzo!).Neyse bunun üzerine Enzo Ferrari,oğlu anısına "Ferrari Dino" serisini oluşturur.Ancak aldığı borca rağmen yinede kötü gidişe dur diyemez (klişe kullanıyım dedim) ve hisselerin bir kısmını satışa çıkarır.Henry Ford'la her konuda anlaşırlar.Ama Henry son bir çakallıkla "yarış takımını da kontrol ederim lan enzo" der.Enzo ise "bak bak biraz aşağıya bak" deyip nah'ı çeker Henry'ye.Dolayısıyla anlaşma bozulur.Daha sonra Enzo hisselerin yarısını Fiat'a satar(1988 yılında Fiat %90'nını alır Ferrarinin.Bilmeyenler için şaşırtıcı tabi.Fiat'ınız varsa gurur duyun ehueuhu).Nese Henry Ford çılgın atıp Ford GT40'ı üretir,Ferrarinin eline verir 1-2 yarışta.Verilcek çok bilgi var çok uzayınca okumuyorsunuz o yüzden Enzo nalları 1989'da diker.

Meşhur arabalarına gelirsek nerden başlasam bilmiyorum.Bunu daha kısa geçmeye çalışıcam.Uzay aracı diyorlar ya harbiden öyle.Her cm'i elle yapılıyor.Motoru bir eleman tarafından tam 850 parça birleştirilerek meydana getiriliyor.İç döşeme extra bir para karşılığında istediğiniz renkle kaplanıyor.Hatta isterseniz bavul bile yapıyorlar aynı döşemeyle sizin için.Tabi iç döşeme de özel terziler tarafından özel bir deriyle dikiliyor.Camların takılması,gövdelerin birleşmesi,lastikler hepsi büyük bir ekip tarafından büyük bir dikkatle yapılıyor.En son olarak araç özel bir pistte ve fabrikanın bulunduğu bölgede ki dağda deneme sürüşüne giriyor.Eğer bu deneme sürüşünde istenilen performans yakalanamazsa (viagra kullanın ehueheu) geri yollanıyor.Ayrıca yapılışı anlatırken Ferrarilerin sadece sipariş üzerine İtalya'da Modena (enzonun doğum yeri) ve Maranello'da üretildiğini söliyim.Kırmızı denildiğinde akla ilk olarak o gelse de orjinal rengi sanılanın aksine sarıdır.Ayrıca 3000-4000$ bisikletleri bile var bu Ferrarinin ama konumuz o değil.Yine de bu bebekleri alabilmek için sadece paranız olması yetmiyor.Prestijinizin olması ve kriterlere uymanız gerekiyor.Öncelikle Ferrarinin kara listesinde olmamanız gerekiyor.Örn;Ferrariye LPG takmaya çalışan iş adamı gibi.Bazı Ferrarileri almak içinse 2-3 tane Ferrarinizin olması gerekiyor.

Yani zor iş bunlar.Biz sadece filmlerini,belgesellerini izleyip,yolda sesini duyduğumuzda kafamızı çevirip iç geçirelim kısacası...